birsorubiryanıt Arşivinde Ara

birsorubiryanıt / ARADIĞINIZDAN FAZLASI

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Kamil Baki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kamil Baki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hızlı Okuma




Çağımız, hız çağı. Öyle bir hız çağı ki her saat değil, her saniye birçok yeni kavramı, aracı, yapıyı, gelişmeyi hayatımıza sokmakta veya hayatımızdan alıp götürmekte.

Yaşam, her an ve çok hızlı bir şekilde değişiyor, yenileniyor. Bize de bu değişime ve yenilenmeye ayak uydurmak kalıyor.

Kuşkusuz bu değişimin en önemli merkezi; insan, yazı ve yazıyla aktarılan iletilerdir.

Bu süreçte insanı ve yaşamı anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için okumak; çağa ayak uydurabilmek için ise çok ve hızlı okumak gerek.

İşte bu çalışma, sizlere hızlı okuma ve aynı doğrultuda hızlı kavrama ve anlama yetisi kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır.

Çalışmam içinde, şu ana kadar hiçbir yerde uygulanmamış, ilk defa karşılaşacağınız, birçok değişik tekniğe dayanan, özgün uygulamalarla karşılaşacaksınız.

Umarım bu çalışma hızlı okuma, hızlı kavrama uğraşınızda sizlere kılavuz olur.

Sevgilerimle











Bir Çift Beyaz Ayakkabı - Kamil Baki


Geçen gün alışveriş yapmak için evden çıkmıştım, biraz ilerleyip sağa döndüğümde sokağın başında biri bir yana diğeri başka bir yana savrulmuş bir çift çocuk ayakkabısıyla göz göze geldim. Beyaz pırıl pırıl bir çift kız çocuğu ayakkabısıydı.

Biraz duraksadım ve yürüyüp gittim.

Marketten alınacaklar vardı. Arkama sağıma bakmadan uzaklaşıp gittim.

Alınacakları marketten aldıktan sonra, aynı yoldan eve yöneldim.

Biraz önce ayakkabıları gördüğüm yere geldiğimde ayakkabıların yerde olmadığını fark ettim.

Sağıma soluma baktığımda duvarın üstünde o beyaz ayakkabılar gözüme ilişti .

Ayakkabılar duvarın üstünde bana bakıyordu.

Bir çift ayakkabı.

Beyaz pırıl pırıl bir çift kız çocuğu ayakkabısı.

Yerden alınmış, özenle duvarın üstüne konmuştu.

Bir ayakkabının ne olduğunu, ne anlam ifade ettiğini bilen biri tarafından alınıp, duvarın üstüne kaldırıldığı kesindi.

O an kendime çok kızdım. Ben neden o ayakkabıları yerden alıp bir kenara koymayı düşünmemiştim?


Mutlaka bir sahibi olmalıydı.

Ne olmuştu acaba?

O ayakkabılar neden sokaktaydı?

Sahibini başına bir şey mi gelmişti?

Sorular, sorular... Kafamda ardı ardına sıralandı.


Belki de yenisi geldiği ya da artık gereksinim duyulmadığı için sokağa atılmıştı o ayakkabılar.

Olamaz mıydı?

Olabilirdi.

Kafam bunlarla meşgulken bir de baktım ki evin önündeyim.

Kapıyı açıp içeri girdim. Eşim elimdekileri alıp mutfağa götürdü.

Ben de oturma odasına geçtim. Televizyonun karşısında dalıp gitmişim çocukluk yıllarıma.

Bayram akşamları geldi gözümün önüne.

Bayramlıklarımız, ayakkabılarımız, kıpır kıpır eden yüreğimiz...

Sabah olmayı bilmezdi o gecelerde.

Yatağımızdan kalkıp kalkıp bakardık ayakkabılarımıza, bayramlıklarımıza.


Televizyonun karşısında ne kadar geçti bilmiyorum. Eşimin sesiyle irkildim.

Kamil, Kamil... ekmek almayı unutmuşsun.

Yerimden kalktım eşimin yanına gittim, hemen alıp geleyim, dedim.

Yemek hazır, fazla oyalanma, dedi.

Kapıyı açıp aşağıya indim. Biraz yürüyüp köşeyi dönünce gözüm duvarın üstüne gitti ister istemez.

Ayakkabılar yoktu.

....!!!


Umarım, bir değer ifade eden, güzel bir yerdedir şimdi o beyaz ayakkabılar.

Kamil Baki
 Eğitimci Yazar








Anlayarak Hızlı Okuma

Çağımız, hız çağı. Öyle bir hız çağı ki her saat değil, her saniye birçok yeni kavramı, aracı, yapıyı, gelişmeyi hayatımıza sokmakta veya hayatımızdan alıp götürmekte.

Yaşam, her an ve çok hızlı bir şekilde değişiyor, yenileniyor. Bize de bu değişime ve yenilenmeye ayak uydurmak kalıyor.

Kuşkusuz bu değişimin en önemli merkezi; insan, yazı ve yazıyla aktarılan iletilerdir.

Bu süreçte insanı ve yaşamı anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için okumak; çağa ayak uydurabilmek için ise çok ve hızlı okumak gerek.

İşte bu çalışma, sizlere hızlı okuma ve aynı doğrultuda hızlı kavrama ve anlama yetisi kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır.

Çalışmam içinde, şu ana kadar hiçbir yerde uygulanmamış, ilk defa karşılaşacağınız, birçok değişik tekniğe dayanan, özgün uygulamalarla karşılaşacaksınız.

Umarım bu çalışma hızlı okuma, hızlı kavrama uğraşınızda sizlere kılavuz olur.

Sevgilerimle




Hızlı Okuma Teknikleri



Çağımız, hız çağı. Öyle bir hız çağı ki her saat değil, her saniye birçok yeni kavramı, aracı, yapıyı, gelişmeyi hayatımıza sokmakta veya hayatımızdan alıp götürmekte.

Yaşam, her an ve çok hızlı bir şekilde değişiyor, yenileniyor. Bize de bu değişime ve yenilenmeye ayak uydurmak kalıyor.

Kuşkusuz bu değişimin en önemli merkezi; insan, yazı ve yazıyla aktarılan iletilerdir.

Bu süreçte insanı ve yaşamı anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için okumak; çağa ayak uydurabilmek için ise çok ve hızlı okumak gerek.

İşte bu çalışma, sizlere hızlı okuma ve aynı doğrultuda hızlı kavrama ve anlama yetisi kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır.

Çalışmam içinde, şu ana kadar hiçbir yerde uygulanmamış, ilk defa karşılaşacağınız, birçok değişik tekniğe dayanan, özgün uygulamalarla karşılaşacaksınız.

Umarım bu çalışma hızlı okuma, hızlı kavrama uğraşınızda sizlere kılavuz olur.

Sevgilerimle

Kamil Baki




Hızlı Okuma Uygulamaları

 


Çağımız, hız çağı. Öyle bir hız çağı ki her saat değil, her saniye birçok yeni kavramı, aracı, yapıyı, gelişmeyi hayatımıza sokmakta veya hayatımızdan alıp götürmekte.

Yaşam, her an ve çok hızlı bir şekilde değişiyor, yenileniyor. Bize de bu değişime ve yenilenmeye ayak uydurmak kalıyor.

Kuşkusuz bu değişimin en önemli merkezi; insan, yazı ve yazıyla aktarılan iletilerdir.

Bu süreçte insanı ve yaşamı anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için okumak; çağa ayak uydurabilmek için ise çok ve hızlı okumak gerek.

İşte bu çalışma, sizlere hızlı okuma ve aynı doğrultuda hızlı kavrama ve anlama yetisi kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır.

Çalışmam içinde, şu ana kadar hiçbir yerde uygulanmamış, ilk defa karşılaşacağınız, birçok değişik tekniğe dayanan, özgün uygulamalarla karşılaşacaksınız.

Umarım bu çalışma hızlı okuma, hızlı kavrama uğraşınızda sizlere kılavuz olur.

Sevgilerimle

Kamil Baki


Geçmişten Günümüze Üniversite Sınavı


Cumhuriyet döneminde, 1960'lı yıllara gelinceye kadar, lise mezunlarının sayısı az olduğu için pek çok fakülte, başvuran mezunların tamamını sınavsız kabul etti.

Zaman içinde kontenjanlarını aşan bir taleple karşılaşan fakülteler, seçme için başvuru sırasını dikkate alıp, ihtiyaç kadar adayı kabul ettikten sonra kayıtlarını durdurdu. O dönemde fakültede verilen eğitimin niteliği de dikkate alınarak, liselerin fen ya da edebiyat kolu mezunları kabul edildi, mezunlar lise bitirme derecesine göre sıralanarak üniversiteye girebildi.

Aradan geçen yıllarda lise mezunlarının artması ve lise dengi okul mezunlarına da yükseköğretime başvurma hakkı verilmesiyle kullanılan "seçme teknikleri" talebi karşılayamaz hale geldi. Bunun üzerine bazı fakülteler kendi amaçlarına uygun giriş sınavları düzenlemeye başlarken, öğrenciler sınavlara girebilmek için farklı şehirlere gitmek zorunda kaldı. Aynı gün ve saatlere rastlayan sınavlarda mezunların seçim yapmaktan başka çaresi yoktu. Bu durum, adaylar ve veliler açısından önemli sorunlara yol açtı.

Üniversitelerarası Kurul, 1974 yılında üniversiteye giriş sınavlarının tek merkezden yapılmasına karar verdi. O yıllarda Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS) adıyla düzenlenen seçme sistemi, 1974 ve 1975 yıllarında aynı gün sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki oturumda, 1976-1980 yıllarında ise aynı günde ve bir oturumda uygulandı.

Bu dönemde yükseköğretim programlarıyla ilgili tercihleri toplanan adaylar, puanları ve tercihlerine göre programlara merkezi olarak yerleştirildi.

Sınav, 1981 yılından itibaren iki basamaklı hale getirildi. İlk basamağı oluşturan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) nisan, ikinci basamağı oluşturan Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS) ise haziran ayı içinde yapıldı. 1982 yılından itibaren ortaöğretim kurumlarından adayların diploma notları alınarak, bu notlar ortaöğretim başarı puanı (OBP) adı altında belli ağırlıklarla sınav puanlarına eklendi.

Sınav sisteminde 1987 yılından itibaren yükseköğretim programlarıyla ilgili tercihlerini belli alanlarda toplayan adaylara, sınavda belli testleri cevaplama, diğerlerini cevaplamama olanağı tanındı.

ÖSS ve ÖYS olarak iki basamaklı gerçekleştirilen sınav, 1999 yılından itibaren ÖSS adı altında tek basamaklı hale getirildi. 1999 yılındaki değişiklikte önceki yıllarda uygulanan ÖSS'de herhangi bir değişiklik yapılmayıp, sınavda sorulara temel teşkil eden bilgilerde temel eğitim müfredatının üstüne çıkılmadı.

2006'da ÖSS'de yapılan değişiklikle sınavın bir basamakta uygulanmasına devam edildi ancak soruların bir kısmı önceki yıllarda olduğu gibi ÖSS tipinde, bir kısmı ise tüm lise müfredatı göz önünde tutularak hazırlandı.

Üniversiteye girişte 2010 yılından itibaren iki aşamalı yeni bir sisteme geçildi. Yeni ismi olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile adayların yükseköğretime geçiş için yeterliliği ölçüldü. Adayların bu sınavda aldıkları puan, nihai puanlarına yüzde 40 etki etti. Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) adı altında gerçekleştirilen ikinci aşamada ise açıköğretim dışındaki örgün lisans programlarına yerleştirmede esas alınacak başarı puanı belirlendi.

LYS, Matematik, Geometri Sınavı (LYS 1), Fen Bilimleri Sınavı (Fizik, Kimya, Biyoloji) (LYS 2), Türk Dili ve Edebiyatı, Coğrafya 1 Sınavı (LYS 3), Sosyal Bilimler Sınavı (Tarih, Coğrafya 2, Felsefe grubu) (LYS 4), Yabancı Dil Sınavı (LYS 5) olmak üzere beş alanda, haziran ayında iki hafta sonunda ve ayrı ayrı oturumlarda yapıldı.

19 Eylül 201'de  Milli Eğitim Bakanlığı 2017-2018 eğitim öğretim döneminde TEOG sınavının yapılmayacağı açıklandı. 

Milli Eğitim Bakanlığı, TEOG'un ardından üniversite sınav sisteminin de yeniden yapılandırılması için harekete geçti.

Yapılan düzenlemelerin ardından yeni sistem, 12 Ekim'de Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.

Buna göre, 2018-2019 eğitim yılında yapılacak yükseköğretime giriş sınavının yeni adı, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) oldu.