Geçen gün bir hakim arkadaşım anlatıyordu. Sekiz ay önce evlenmiş, dört aydır aşırı geçimsizlikten şikayetçi gencecik bir çift karşıma geldi:
- ''Biz artık birbirimize tahammül edemiyoruz, bizim birlikte olma, birlikte yaşama ihtimalimiz yok. Ayrılmak istiyoruz.'' dediler.
Kıyamadım.
-''Gidin bir daha düşünün, dört ay sonra gelin.'' dedim.
Yanlış yapmışsın, ben olsam tek celsede boşar, gönderirdim, dedim.
Neden ki, dedi arkadaşım.
Hiç düşünmeden yanıt verdim: ''Dört ayda birbirini tüketip bitiren insanların düşünecek neyi olabilir ki!
Evlilik; karşılıklı sevgi, saygı, sabır, emek gerektiren ciddi değil, çook ciddi bir yaşam biçimidir.
Sonunda değil, başında binlerce kez düşünmeyi gerektirir.
Ve ekledim: Biz toplum olarak evliliği, ''başımızı sokacak bir bina'' gibi görüyoruz.
Evlilik, başımızı sokacağız sıradan bir bina değil; kapısı, penceresi, camı, çerçevesi en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ömür boyu içinde yaşanıp huzur bulunulacak güvenli bir yuvadır.
Gönül Sontepe
Alternatif Eğitim Uzmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder